nelerin sonradan olmadığı, nelerin unutulduğu
bir soru
akşamları her yerde, sabahları her yerde
kaldırıp yüzümüzü ve dalıp gitmişçesine öyle
bir şeyin bir şey için durmadan konuşulduğu
sadece konuşulduğu avuntunun diliyle
bir soru.
sanırım bir ölünün gelip gelip durduğu
ölü bir ülkeysem de, o ülkeyi yaratan
etkileyen durumu
unutunca ben olduğumu - soru mu
değil. çiviler ve çirişler müthiş uygun duruyor
ellerime -
onlarla konuşuyorum -kim onlar - bir raslantı arıyorum kendime
nasıl, ne gibi
desem ki sözler vardır, biriyle karşılaştırır beni
konuşmanın içinde
yaşamama girmeyen, saptayan düşlerimi
ve derim ki bir gülün tersine açmasıdır solması
ben kendime uygun dururum
yakar alçaktaki bir kuş yakından görünmemi.
korkunç bir şekilde gerekliydi
acısını duymam ve
alışmam ve gereksinmem
korkunç bir şekilde gerekliydi
güçlüydüm, yerimdeydim, eksiğim benim
yenik bir savaşçı gibi önceden
bana hiç verilmeyenden, bu yüzden
elimde olmayan bir şeyden.
soru mu? değil. çiviler ve çirişler müthiş uygun duruyor
baktım içeri dopdolu, yaşayan çizgilerden
tezgahımda gezinen ve ellerimde
bıçağımın altında yolumu kesen
büyüyen, yayılan, dolduran dört yanımı
ve bölen benliğimi, ayıran beni kendimden
bıktım içleri dopdolu
yaşayan çizgilerden.
.............................
ya da bir tükeniş mi bu edilgenliğimden,
nasıl, ne gibi
kime ve neden.
bir özlemdir sadece her açtığı gedikten
sızan, acısını duyuran ve gereksindiren.
bir soru
akşamları her yerde, sabahları her yerde
kaldırıp yüzümüzü ve dalıp gitmişçesine öyle
bir şeyin bir şey için durmadan konuşulduğu
sadece konuşulduğu avuntunun diliyle
bir soru.
sanırım bir ölünün gelip gelip durduğu
ölü bir ülkeysem de, o ülkeyi yaratan
etkileyen durumu
unutunca ben olduğumu - soru mu
değil. çiviler ve çirişler müthiş uygun duruyor
ellerime -
onlarla konuşuyorum -kim onlar - bir raslantı arıyorum kendime
nasıl, ne gibi
desem ki sözler vardır, biriyle karşılaştırır beni
konuşmanın içinde
yaşamama girmeyen, saptayan düşlerimi
ve derim ki bir gülün tersine açmasıdır solması
ben kendime uygun dururum
yakar alçaktaki bir kuş yakından görünmemi.
korkunç bir şekilde gerekliydi
acısını duymam ve
alışmam ve gereksinmem
korkunç bir şekilde gerekliydi
güçlüydüm, yerimdeydim, eksiğim benim
yenik bir savaşçı gibi önceden
bana hiç verilmeyenden, bu yüzden
elimde olmayan bir şeyden.
soru mu? değil. çiviler ve çirişler müthiş uygun duruyor
baktım içeri dopdolu, yaşayan çizgilerden
tezgahımda gezinen ve ellerimde
bıçağımın altında yolumu kesen
büyüyen, yayılan, dolduran dört yanımı
ve bölen benliğimi, ayıran beni kendimden
bıktım içleri dopdolu
yaşayan çizgilerden.
.............................
ya da bir tükeniş mi bu edilgenliğimden,
nasıl, ne gibi
kime ve neden.
bir özlemdir sadece her açtığı gedikten
sızan, acısını duyuran ve gereksindiren.