Herkesin bir sayfayı bırakıp
başka bir sayfaya başladığı anda
tıkandım ben. Yüzüm gözükmüyor ki
fotoğrafta, nasıl gözüksün: Başımı
eğmişim masanın üstüne, sanki tahtanın
etine gömülmüşüm: Seyrelen saçların
arasından iri, kilitli kafam fışkırıyor.
Aslında koyu bir suçtur içimde beslediğim.
İki çatı arasında bocalayan bir damladan
havaya yontulmuş gün sis ve damağımda
donmuş buruk tad alaşımı, acıyla geçiyorum
o seyrek tarihten: Dönüp de bulduğum,
her köşede pıhtılı bir mum.
başka bir sayfaya başladığı anda
tıkandım ben. Yüzüm gözükmüyor ki
fotoğrafta, nasıl gözüksün: Başımı
eğmişim masanın üstüne, sanki tahtanın
etine gömülmüşüm: Seyrelen saçların
arasından iri, kilitli kafam fışkırıyor.
Aslında koyu bir suçtur içimde beslediğim.
İki çatı arasında bocalayan bir damladan
havaya yontulmuş gün sis ve damağımda
donmuş buruk tad alaşımı, acıyla geçiyorum
o seyrek tarihten: Dönüp de bulduğum,
her köşede pıhtılı bir mum.
Ayartıldığım
dünyaya kazdım da kendimi: İçimden
çoktan sökülmüş puslu sahanlıkta
yeniden doğdum ve geriledim: Kapandığım
kırgın mandolin dersleri, donuk boz suya
düşen bisiklet gölgeleri ve kahverengi,
pis bir örtüye çöküp bul karayı al parayı
oynadığım yaşlarım için buğulu bir sıkıntıydım.
dünyaya kazdım da kendimi: İçimden
çoktan sökülmüş puslu sahanlıkta
yeniden doğdum ve geriledim: Kapandığım
kırgın mandolin dersleri, donuk boz suya
düşen bisiklet gölgeleri ve kahverengi,
pis bir örtüye çöküp bul karayı al parayı
oynadığım yaşlarım için buğulu bir sıkıntıydım.
Oysa herşey
nasılsa ince bir ipliğe bağlı: Annem
bir Singer makinası için doğurmuş beni,
sevdalı bir iğneyle dikmiş herşeyi
bir tek yarama dokunamamış.
nasılsa ince bir ipliğe bağlı: Annem
bir Singer makinası için doğurmuş beni,
sevdalı bir iğneyle dikmiş herşeyi
bir tek yarama dokunamamış.